Sina’dan Dua İkonu: İlahi Olanın Dünya Görünümü

Bizans İkonu Deesis, Sina Manastırı'Ndan. İsa, Meryem Ve Vaftizci Yahya Altın Bir Arka Planda.

Sina Manastırı’ndan Deesis İkonu (Üçlü) 11. yüzyılın ikinci yarısı. İsa’yı yargıç olarak, insanlığın aracılarıyla birlikte gökyüzü hiyerarşisini tasvir ediyor.

 

11. Yüzyıl Üçlüsü: Güç ve Manastır Kimliği

Karşımızda, 36,2 x 29,1 santimetre boyutlarında, 11. yüzyılın ikinci yarısında yapılmış bir ahşap levha var. Sanat tarihçileri buna “Üçlü” veya “Deesis” diyor ve bunun Sina’daki Aziz Katerina Manastırı‘ndan geldiğini belirtiyorlar. İsa merkezde, Meryem ve Vaftizci Yahya ise dua pozisyonunda onu çevreliyor. Ancak bu sadece bu mu? İlahi yargının bir yansıması mı? Yapım yeri, dünyevi tehlikelerden korunmak için inşa edilen surların içinde, bu resmi tarihsel bir belge olarak görmemizi sağlıyor; bu, bulunduğu yerin ağırlığını taşıyan bir nesne (Forsyth). Bu nesne, ilahi ve dünyevi güçlerin düzeni hakkında daha fazla şey anlatıyor, kurtuluşun ötesinde.

 

Yargının Sahnelemesi

Gerçekten, burada ne görüyoruz? Bu, üç kutsal figürün basit bir tasviri değil. Kesin bir hiyerarşi ile kurulan, titizlikle yapılandırılmış bir sahne, yargının bir tiyatrosu. Her bir unsur, bedenlerin duruşundan, etrafındaki azizlerin madalyalarına kadar, tartışmasız, neredeyse korkutucu bir gücün sergilenmesine hizmet ediyor. Manastır için önemli bir figür olan Aziz Yuhanna’nın varlığı tesadüfi değil—bu, kökenin bir mührü olarak işlev görüyor, Sina kardeşliğinin yerel çıkarları içinde evrensel düzenin nasıl yer aldığını gösteriyor.

 

İsa: Sert Bir Hükümdar

İsa’nın merkezi figürü, bir kırmızı yükselti üzerinde, yüzüyle doğrudan bakarak duruyor; bu, alçakgönüllülükten çok bir imparatorluk sembolü gibi görünüyor. Bakışı sert ve geçilemez. Koyu giysi ve tuttuğu kitap, İncil’in merhametli öğretmeni yerine, adalet dağıtmaya hazırlanan en yüksek yasayı koyan, Pantokrator’u çağrıştırıyor. Bu figür, diyalog çağrısında bulunmuyor, sessizliği dayatıyor. Ahşap ve altın arka plandaki aşınma izleri, bu mesajın zamansız gücünü vurguluyor.

 

Aracılar: Aracılık mı, İtaat mı?

İkisi de insanlığın aracıları olan Meryem ve Vaftizci Yahya, muhatap olarak durmuyorlar. Başları eğik, bedenleri hafifçe İsa’ya dönük ve elleri, hem dua hem de alt konumlarını kabul eden bir jestle yukarıda—bu, Bizans imparatorunun sarayında görmeyi bekleyeceğiniz bir hareket; gerçekten de bu saray protokolü, tüm sahneyi belirliyor. Eşit olarak aracılık etmiyorlar, ama tebaalar olarak yalvarıyorlar. Sina’nın Deesis kompozisyonu, nihayetinde teolojik bir kıyafetle giydirilmiş bir siyasi manifestodur.

Sina'Dan Gelen Dua İmajı: Güç Ve Sanat Olarak